MEMLEKET SEVDALILARI PLATFORMU
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MEMLEKET SEVDALILARI PLATFORMU

Korkunun krallığı yıkılacak ve korkak krallar devri bitecektir.Bu katiller demokrasisi hırsızlar düzeni mutlaka sona erecektir. Yaşasın özgür ve bağımsız Türkiye...
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Ümit Yaşar Oğuzcan'dan seçme Şiirler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
alkim06




Mesaj Sayısı : 68
Kayıt tarihi : 13/06/08

Ümit Yaşar Oğuzcan'dan seçme Şiirler Empty
MesajKonu: Ümit Yaşar Oğuzcan'dan seçme Şiirler   Ümit Yaşar Oğuzcan'dan seçme Şiirler BayrakSalı Tem. 08, 2008 2:46 pm

İKİNCİ MEKTUP

Aramak... Ömür boyunca aramak...
Yalnız seni aramak... Paslı teneke kutularda, küf kokan
dolaplarda, çerçevelerde, tenhalarda, ağaç diplerinde,
sonra vapurlarda, trenlerde hep seni aramak.
Belki bu şehirde değilsin. Ne çıkar? Seni arıyorum ya.
Belki de ayni sokakta evlerimiz, sabahları
beni görüyorsun işime giderken.
Sonra akşamı bekliyorsun, alacakaranlığı...
Beni bekliyorsun ya da bir başkasını, bir başkasını...
Hiç gel demiyeceğim sana. Aramak neredeyse
ben oradayım. Ayaklarım ne güne duruyor?
Yok yok birden karşıma çıkma.
Kaç, saklan. Seni aramak istiyorum.
Git bu şehirden haydi git. Dağlara çık, o uzak dağlara.
Rüzgârların krallığında hüküm sür. Baktın ki oraya da
geldim, yine kaç. Başını al, açıl denizlere.
Gemilerin en güzeli, en büyüğü dilediğin limana
götürmeli seni, dilediğin yere demir atmalı.
Ben küçük bir balıkçı kayığı ile
peşinden gelsem yeter. Seni arıyorum ya !
Bir yıl, beş yıl, on yıl değil; beşikten mezara kadar
aramalı insan ama ne aradığını bilmeli.
Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. Okyanus dalgaları
üstünde bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli.
Yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını sivri taşlar kesip
kanatmalı. Çöllerden geçmeli yolu, yanmalı kavrulmalı.
Sonra gözün alabildiğine ak, soğuk ülkelere düşmeli.
Buzlar kırılmalı ayaklarının altında,
üstüne kar yağmalı.
Bir gün bulacaksam bile parça parça bulmalıyım seni.
Ayaklarını Afrika'dan getirip bir kâğıt üzerine
yapıştırmalıyım, saçların Sibirya'da bir mabudun
gözleri olmalı, ellerin İtalya'da bir heykelin elleri.
Bulsam da seni parça parça bulmalıyım.
Yine de bir yerin eksik kalmalı.
Yeniden yollara düşmeliyim, onu aramalıyım.
Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim.

Ümit Yaşar OĞUZCAN



BEŞİNCİ MEKTUP

Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız .
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi nerdesin, ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın , değil mi?
Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz .
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten. Ömür boyunca
ya bekliyor, ya bekletiyor insan ikisi de kötü,
ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar, sonra
yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
kanunlara saygı göstermesini, insanları sevmesini,
aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.
Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
Ya o? Ya o? İnsanlardan dostluk bekliyor,
sevgilisinden sadakat, çocuklarından saygı ve bir
parça huzur bekliyor, saadet bekliyor yaşamaktan.
Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
Aradıklarının çoğunu bulamamış, beklediklerinin
çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor
bu dünyadan. İşte yaşamak maceramız bu.
Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak ve
yaşayıp beklerken ölmek !
Özleme bir diyeceğim yok. O, kömür kırıntıları
arasında parlayan bir cam parçası.
O, nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
O, tek güzel yönü bekleyişlerimizin.
İnsanlığımız, özleyişlerimizle alımlı,
yaşantımız özlemlerle güzel.
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin anlatılmaz .
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni;
seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
yine seni özlediğim içindir.
Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki !

Ümit Yaşar OĞUZCAN



ALTINCI MEKTUP

Bir gün bir yalnızlığa düştüm yine. Başımı
ellerimin arasına aldım, sessizce ağlamaya başladım .
Önümde yarıya gelmiş bir konyak şişesi "beni iç"
diye fısıldıyordu, "beni iç". Sonra yalvarmaya başladı:
"Ne olur" dedi "ne olur haydi iç beni".
Bir bardak doldurdum, tepeme diktim .
Şişe rahatladı, sustu. Hani ellerimiz birbirine
değince nasıl oluyorduk? İşte öyle oldum .
Hani bakışlarımız buluştuğu zaman, bir başka
türlü atması vardı yüreklerimizin. Onu hatırladım .
Sonra bir tren hareket etti. Sabahtı. Karşıkarşıyaydık .
Konuşuyorduk. Ben sevmek diyordum durmadan.
Gözlerim gözlerine soruyordu: "seviyor musun?" diye.
Hep evet diyordu gözlerin, ellerin, dudakların hep
evet diyordu. Oysa ki, bir çok hayır diyen insan vardı
çevremizde. Örneğin: bir çocuk hayır, diyordu, bir kadın,
bir adam ve bir başkası, bir başkası hayır diyordu.
Hayır'lar arasında ezilmeğe mahkûmdu evet'lerimiz .
Tren ilerliyordu. Gözlerin gözlerime soruyordu
ne olacak diye. Sigara üstüne sigara yakıyordum,
kadeh kadeh içki içiyordum, fakat bilmiyordum
ben de ne olacağını. Bizi sürükleyen bir akıntıydı.
Durduramazdık onu, hükmedemezdik ona.
Bir anafora rastlayıp yok oluncaya kadar akıp
gidecektik işte. Peki anafor nerdeydi? Uzak mıydı?
Belki çok yakındı kimbilir. Biz onu
göremiyecektik. O, gözlerimizi kör ettikten sonra
saracaktı bizi buz gibi kollarıyla.
Tren ilerliyordu. Pencereden deniz görünüyordu.
Denize akşam güneşi vurmuştu. Renk renk
kayıklar gördük kıyılarda. Denize taş atan çocuklar
gördük. Uzakta bir balıkçı ağlarını topluyordu.
Ve tren ilerliyordu. Kadere yaklaşıyorduk .
Bir alacakaranlık bastı zamanı. Gözlerim gözlerindeydi.
Ellerini tuttum, titredin. Acı acı bir düdük öttü.
Bir şeyler koptu içimizden.
Sonra tren durdu, indik, yollarımız ayrı ayrıydı.
Şimdi, o gün verdiğin yalnızlığı yaşıyorum .

Ümit Yaşar OĞUZCAN



SEKİZİNCİ MEKTUP

Bana çılgın diyorsun, seni sevdiğim için.
Yanılıyorsun, sevmek çılgınlık değil.
Sevmek insan tarafımızı bulmamızdır bence.
Biraz da yaklaşmamızdır Tanrıya zaman zaman.
Dünyada sevmeyenlere, sevemeyenlere acımalı.
O, ot gelip, ot gidenlere acımalı. Sevebilen insan
kendini keşfetmiş insandır. Talihli insandır.
Çektiği bütün acılara rağmen; mutlu,
kıvançlı insandır o. Aşktır yücelten bizi ve
derinliğimiz aşktandır. Gerisi boş, yalan.
Aşksa, sevmektir. Durmadan,
nefes alırcasına sevmektir.
Sevmakle sevilmek ayrı şeyler... Sevilmeyi
çoğaltmak, ona bir başka şekil vermek,
daha da yoğunlaştırmak onu, elimizde değil.
Oysa ki, sevgimizi dilediğimiz gibi yoğurabilir,
dilediğimiz şekli verebiliriz ona.

Derinlikse derinlik, yükseklikse yükseklik,
genişlikse genişlik.
Sevmekle gücümüz var, irademiz, aklımız var.
Biz varız sevmekte. Sevmek, yaratmaktır bir bakıma.
Sevilmekse; yaratılmak...
Demek ki, biz seninle birbirimizi yaratıyoruz
durmadan. Sen beni yarattıkça güzelsin işte ve
ben seni yarattıkça güçlüyüm, daha bir insanım.
Beni sevmeseydin yine bir şey değişmeyecekti
benim için. Sen biraz eksik kalacaktın,
biraz sen kaybedecektin. O kadar.
Şimdi insanların en güzeliyiz, en iyisiyiz elbette.
Seviyoruz , seviliyoruz .
Sevgimi anlamadığın ve ona saygı göstermediğin
anda ölebilirim. Karşılık vermediğin anda değil.
Birbirimizi yeniden yaratmaya devam edelim.

Ümit Yaşar OĞUZCAN



O durmadan kaçıyor;
Sen ardından gitmiyorsan;

O günün her saatinde saklanıyor,
Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;

O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

Boşuna aldatma kendini,
Onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada ,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman icin
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa,
Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,
Mavi maviliğinin farkında değilse,
Beyaz yalnız o giydiği zaman
Güzelliğini haykırmıyorsa,
Sabahları onu görünceye kadar
Güneş doğmuyorsa
Ve onsuz gökyüzü geceleri
Aya, yıldızlara hasret değilse
Onu sevmiyorsun demektir.

Sokakta gördüğün her yüzde
Ondan birşeyler aramıyorsan,
Güzel bir manzara,
Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,
Omuzlarına dökülmüş saçları,
Bir sis perdesinin ardında
Her zaman gülen,
Işık sacan gözleri
Aklına gelmiyorsa,
Durup durup avuçlarının
Sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Dünyada yaşıyan öteki insanların
Senin için hâlâ bir değeri varsa ,
Ona karşı tutumunu
Toplumun köhne ve manasız
Kurallarına göre ayarlıyorsan
Ve açık açık
Sanki var olduğunu haykırırcasına
Sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Yok o senin icin
Herşeyden değerliyse,
Gözünü yumduğun anda
Onu görebiliyorsan,
O bütün şarkılarda,
Bütün şiirlerde,
Bütün resimlerde ise,
Ona muhtaç olduğunu
Söylemekten utanmıyorsan,
Senin içten ve büyük sevgine
Karşılık vermiyeceğinden
Korkmuyorsan,
Bütün bencil duygularından
Sıyrılabilmişsen
Onun için herşeyi,
Ama herşeyi yapacak gücü
Kendinde buluyorsan,
Her hali sana
Ayrı ayrı güzel geliyorsa,
Karşıisında kendini
Bir çocuk gibi hissediyorsan,
İstediği anda onun için
Ölebileceksen,
Onun için yaşıyorsan
Ve yine onun için
Bildiğin bilmediğin
Bütün düşmanlıklara
Karşı koyabileceksen,
O her geçen dakika
Sende biraz daha büyüyorsa
Ve kendi kendine bile
Çok sevdiğini bütün
Samimiyetinle,
İnanmışlığınla
İtiraf edebiliyorsan,
Bir gün o seni hiç,
Ama hic sevmediğini söylese bile ,
Senin sevginde azalma olmayacaksa
Ve ölünceye kadar onu aşkların
En olumsuzu ile sevebileceksen;
İşte o zaman
Onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi,
Gercek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O , hiç sen olmasan bile,
Seni bir parça sevmese bile....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ümit Yaşar Oğuzcan'dan seçme Şiirler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MEMLEKET SEVDALILARI PLATFORMU :: SANAT :: ŞİİR-
Buraya geçin: